İki sene evvel yani 2011’in yaz-sonbahar geçiş aylarında arabayla Türkiye’ye gitmiştim, detaylarını okumak için buraya tıklayabilirsiniz..
Yaklaşık üç hafta Türkiye’de kaldıktan sonra, Eylül başında da Almanya’ya doğru yola çıktım. Bulgaristan üzerinden Sırbıstan, Hırvatisyan, Slovenya sonrada Avusturya üzerinden Almanya’ya döndüm. Dönüş yolu kısa sürmüştü, biri Sofya diğeri Graz şehirlerinde olmak üzere iki sefer konaklamıştım.
Almanya’ya da Tübingen’e yaklaştığımda yollarda ağaç yaprakları, dallar hiç olağan olmayan bir durumla karşı karşıya kaldım. Eve vardığımda komşular hemen haberi verdiler. 2 gün önce çok şiddetli bir şekilde dolu yağmış, portakal ya da tenis topu büyüklüğündeki dolu taneleri ağaçlara, evlere, arabalara kısacası etrafta ne var ne yoksa hepsine ağır hasarlar vermişti.
Binaların sıvaları dökülmüş, araçların üzerlerinde derin göçükler, deformasyonlar oluşturmuştu. O gün ne kadar şansılıyım diye düşünmüştüm, iyi ki arabaya atlayıp Türkiye’ye gitmişim. Dün de bu olay aklıma geldi, hatta konu üzerinde de biraz konuştum.
Bugün her Pazar olduğu gibi biraz daha sabah uyku keyifle süslü başladı günüm. Hava çok güzel, güneşliydi. Kahvaltı, kahvaltı sonrası ufak tefek işler, pazar günü kahvesi ve bahçe keyfi derken zaman akıp gidiyordu.
Akşam üstü saat 16:30 gibi komşularım geldiler, onlarla sohbet ederken birden ani ve kuvvetli bir rüzgar esmeye başladı. Ne olur demeye kalmadan binanın arka tarafından sinsi sinsi yaklaşan yoğun ve kapkara yağmur bulutları gözüme ilişti. İri ama seyrek atan yağmur damlalarıda peşinden geldi.
Eve girdim ve hemen hava duruma baktım. İlk önce hızlı hızlı yanıp sönen ünlem işaretleriyle yapılan Meteorolojik Uyarı’yı gördüm. Saatte 120 km süratte kasırga, gök gürültülü sağanak yağış ve dolu uyarısı yapılıyordu. 2 cm’den büyük dolu tanelerinin olacağı yazılmıştı.
O anda haliyle arabaya koşmak geldi içimden, birşeyler yapmalıydım. Acaba arabanın üzerine bir döşek mi atsam ya da battaniye? Nasıl olurda korurdum? O an iri taneler gökten sanki etrafı yerle bir eder gibi inmeye başladı. Yerle buluşan dolu taneleri hızlarını alamayıp resmen defalarca sağa sola doğru sekiyorlardı. Başıma bisiklet kaskını taktıp, yağmurluğu giyip çıkmak istesem de dışarıdaki durum üzerinden gelinecek gibi değildi.
Belki ilk okuduğum an bişeyler alıp, koşmaya başlasam arabayı örter içine girerdim ama olmadı. Netice dolu taneleri Tü-RK 1923’ü tabir yerindeyse iyice bir dövdü, kaportayı resmen engebeli araziye çevirdi. Her ne kadar araba beyaz renk olsa da 10 metre uzaktan tüm detaylar beliriyor. 🙁
Hagelschaden diyorlar bu duruma Almanya’da Hagel:Dolu ve Schaden:Hasar!
Dün, iki sene önce ucuz atlattım diye sevinmiştim ama aynı olay bugün başıma geldi. Kendi kendime nazar mı değdirdim derken civarda olup bitenleri görmeye, duymaya başladım. Parçalanan pencereler, kırılan araba camları, darmadağın olan kiremitler, aşırı yağıştan kaynaklanan sel baskınları..
Resmen 20 dakika içerisinde al aşağı oldu bizim buralar hem de Almanya’da! Bildiğim kadarıyla hasar en azından sadece mala geldi, yaralanlar olsa dahi, kimsenin canına mal olmamıştır umarım bu tabiat olayı.
İşte böyle kısadan hisse, ikilemde kalma, her zaman dediğim gibi aklına koy ve uygula! 🙂